HERKESE selamlar, Haziran ayının gelmesi ile hem yaz mevsimini kucaklamış, hem de 2018 yılının ilk yarısını bitirmek için yola çıkmış bulunmaktayız. Sıcakların gelmesiyle, klimaların ofisleri buzhaneye çevireceği bu dönemde aman hastalıklara dikkat edin. Geçtiğimiz haftaki röportajımız ile sağlık sektörüne kısaca bir değinmiş ve Uzman Doktor Ahmet Seçkin Önoğlu ile keyifli bir sohbet yapmıştık. Bu hafta köşemize geri döndük ve farklı bir konu ile yeni serimize başlıyoruz.
***
Birebir tanımı ile vergi; kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla, kişilerden ve kuruluşlardan kanun yoluyla toplanan paralardır. Ayrıca TDK’da, “Bir kimsenin kendine özgü ve doğuştan sahip olduğu iyi bir nitelik” olarak bir tanımı daha var ama bizim konumuzun dışında olduğu için ona pek değinmeyeceğiz. Bu küçük latifemizin ardından asıl konumuz olan vergiye dönecek olursak, çok detaylı ve karmaşık olan bu konuyu, alındığı yerlere göre 3 başlık halinde sadeleştirebiliriz. Gelir, Servet ve Tüketim vergileri.
Gelir üzerinden alınan vergi en temel ve ana olandır. Çünkü elde edilen gelir ile hem harcamalarımızı hem de servetimizi sağladığımızı için ana etken GELİR’dir. Kişi, çalışması ve çalışması dışında elde ettiği tüm kazançlara gelir denir. Servet ise kişinin gelirinin harcamadığı kısmıdır. Kısaca, kişinin mal varlığı olarak tanımlayabiliriz. Tüketim ise gelirin harcanan kısmıdır. Tabi ki burada ince bir nüans bulunmakta. Kişi harcama vasıtası ile hem tüketim yapabilir, hem de servetini arttırabilir. Bu nedenle oluşan vergi yükü nedeniyle genellikle kişiler tasarrufa yönelme eğilimi taşır.
VERGİLERİN DE İLKESİ VAR
Vergilerin belirli bir düzen ve doğrulukta olması amaçlı belli standartları sağlaması için, ilkeler mevcuttur. Sadece başlıklar olarak değinirsek bunlar; Adalet, Kesinlik, Ekonomiklik, Uygunluk ve Verginin Yasallığı İlkerleridir. Bu kadar teorik bilgiden sonra gelelim ticari hayatta vergilerin durumlarına. Bizi en çok ilgilendiren ve merak ettiğiniz sınıflandırma şeklinden, Dolaylı ve Dolaysız Vergiler üzerinden devam edecek olursak; En sade anlamıyla Dolaysız Vergiler; Mükellefin kendisinin ödediği ve bu vergi yükünün başkasına devredilemediği vergilere denir. Gelir vergisi, Motorlu Taşıt Vergisi bunlara örnek teşkil eder. Bir verginin dolaylı mı dolaysız mı olduğunu anlamak için; – Fiyatlar genel düzeyini etkileyen vergiler dolaylı vergi, etkilemeyen ise dolaysız vergilerdir. – Verginin konulduğu kişi ya da kurumlar tarafından ödenen vergiler dolaysız, başkalarına aktarılan vergiler ise dolaylı vergi vergilerdir. – Gelirlerin harcanması(tüketim) işlemlerinden oluşan vergiler dolaylı vergi, gelirlerin elde edilmesine(kazanca) ilişkin işlemler oluşan vergiler ise dolaysız vergilerdir. Dolaylı vergilerin ise başta en meşhuru KDV olmak üzere ÖTV, ÖİV gibi örneklendirilebilir. Özet olarak vergilerin yansıma ve tahsil durumu, verginin dolaylı mı, dolaysız mı olduğunu belirler diyebiliriz.
***
Bu haftaki yazımda verginin ne olduğunu, basit anlamda nasıl kategorize edildiğini ve hayatımıza hangi noktalarda dâhil olduğundan bahsettim. İlerleyen haftalarda ise bu vergiler hakkında daha detaylı incelemelerde bulunacağım. Ekonomimizde, dolaylı vergilerin (KDV, ÖTV v.b.) ve dolaysız vergilerin (Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi v.b.) mevcut konumuna ve birbirleri ile olan ilişkilerine değineceğim. Haziran ayı sürpriz konuğumuzu da gelecek hafta ağırlamayı umut ediyorum. Sağlık, mutluluk, sevgi ve huzur dolu bir hafta geçirmeniz dileğiyle…